Tuesday, September 18, 2007

herkes kendi ceheneminde yanarmış...


hayat ne garip, anlaşılması imkansız...dün gece vaktiyle deliler gibi aşık olduğum adam yanımdaydı. çırpınıyordu bana kendini beğendirmek için, bizamanlar benim ona yaptığım gibi...çok değil 2,5 yıl önce..ona duygularımı açık etmemiştim ama, her seferinde arkadaş olduğumuzu yüzüme çarpıp, beni yaralamaktan geri kalmıyordu. o zamanlar diyodum acaba birgün bana dönecek mi? al döndü işte...döndü de noldu...

şimdi bakıyorumda ne değişti, çok şey değişti aslında, ben hayatımın aşkını buldum bu süreç içinde, sevdim deliler gibi, sevildim, ömrümü adamaya yeminler ettim, yeminler etti, sonrada terk edildim...komik değil mi ?şimdi bunları yazarken bana komik geliyor. uğruna ailemden, herşeyimden vazgeçtiğim adam bi gün baktımki yok...arkasına bile bakmamış..şimdi kendi ahmaklığıma kendim bile gülüyorum, nasıl bu kadar saf olabildim, nasıl bu kadar salt inanabildim,tümbenliğimle güvenebildim diye..bunda onun rolü tartışılmaz tabi, öyle inandırdiki sevdiğine, istemediğim halde öyle sözler verdiki, öyle yeminler ettiki, inanmaktan başka çare bırakmadı bana..hatta bize..kimse inanmadı onun böyle bişey yapacağına, kimse konduramadı bu ayrılığı bize..şimdi arkadaşlarım benden çok bekliyorlar aramasını...

anladımki daha çok yolun başındayız hepimiz, insanlar alışmış fahişe gönüllere, meğer dünya yalanmış, aslında herkes kendi ceheneminde yanarmış...
alışacağım bende, ilk yaramdı, ilk aldanışımdı, ne gönüller aldatacak beni daha, kimbilir bende aldatacağım kendimi ve nicelerini...

yeni bi hayat şimdilerde benimkisi, güvensiz, tedariksiz, öylesine...yaşıyorum işte, içim rahat, varolmanın dayanılmaz hafififliği belkide...

6 comments:

betus said...

kuzum insan yalanlarla yüzleştikçe büyüyor.Bu konuda çok düşünür oldum bu aralar.Herkes mi yalancı, bu insanlar bu kadar süre nasıl kandırdılar bizi, bu kadar iyi oyuncu nasıl oldular? Sonra şöyle bir yargıya vardım.Aslında kimse kimseyi kandırmıyor.Öyle sanıyor.Sanma kısmı bitince aşk da bitmiş oluyor.Bize niye öyle olmadığını bulamadım ama şimdilik hipotezim bu.

Nöbetçi said...

betoncuğum;
pakize sudanın bugünkü yazısı durumu açıklıyor aslında,özeti şu

"Kadında adaptasyon sorunu mu vardır nedir... Ayrılığa adapte olamıyor. Veya yeni birine.

Ya da "bıçağın kemiğe dayanması" eşiği yüksek kadının.

Her neyse... Kadın terk etmiyor. Ve de "terk edilemiyor".

Fakat kabahat yine erkekte. İçlerinden "adam gibi adam" çıkarmakta hasis davrandıklarından, kadın yenisinin nasıl olacağını az çok tahmin ediyor, elindekiyle idare etmenin yollarını arıyor"

ayci said...

Seni unutmam mümkün degil, ama ben geldigim yere geri dönüyorum, gibi birsey seninkisi!

Anonymous said...

hayatımız tamamen " deneme -yanılma" üzerine kurulu sanki....


her başlangıç sonu belli yaşanacaklarıyla geliyor....


be aynı yaşanacakların ömrü bittiğinde her gidiş bir "yeni " başlangıç için yer açıyor ....



kısır bir döngü üzerinde tamamen dublör değişimi üzerine kurulu dramatik bir yapım ......


süre ; izlemeye tahammül edebildiğiniz kadar...


yönetmen ;
KADER...........

Nöbetçi said...

sewgili ayçi;
haklısın sözkonusu erkekler olunca, sevmek ve vazgeçmek daha kolay oluyor zannımca...

Nöbetçi said...

diagonelcim; hak veriyorum sana ama sonlar her zaman tahmin edilemiyor, tahmin edemediğimiz sonlar acıklı oluyor bu kadar belki..yada tahmin etmek istemiyoruz bitişleri, ama dediğin gibi her bitiş yeni bir başlangıç:)

 
Blog Kardeşliği